Fehmi Koru*
‘‘Ne olacak bu ülkenin hali?’’ sorusu her dönemin merakını yansıtır. Ben bildim bileli hep bu soruya cevap aranır.
Şimdilerde durum hafifçe değişti; yukarıdaki soru her zaman olduğu gibi yine gündemde, yalnız bu defa onunla birlikte yeni bir soru daha soruluyor: ‘‘Ne olacak bu muhalefetin hali?’’ sorusu…
Aslında ‘muhalefet’ genel başlığı altına giren siyasi yapılar her zamankinden daha belirgin günümüzde.
Yaşı bu yıl ‘dalya’ çekecek olgunluğa ulaşmış CHP anamuhalefet partisi…
Bir bölgeyi aşarak bütün ülkeden oy alma yolunda hayli mesafe katetmiş yeni ismiyle Demokratik Halklar Partisi (DHP) Meclis’te kalabalık bir gruba sahip.
Son seçimde beklediği ilgiyi göremese de siyasi gelişmeleri etkileme gücünü elinde tutan İYİ Parti de var.
İttifak arayışının ürünü Saadet, DEVA, Gelecek partileri ile DP de Meclis’te ihmal edilmeyecek sandalyeyle temsil ediliyor.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile iktidar ittifakının bir parçası olduğu halde seçim sonrası muhalif söylem kullanan Yeniden Refah Partisi de (YRP) muhalefet tablosuna eklenebilir.
Durum bu, ama geniş kitleler yine de o soruyu sormadan duramıyorlar… ‘‘Ne olacak bu muhalefetin hali?’’ sorusunu…
Soran da sorulan da bu soruya günümüzde tatmin edici bir cevap olmadığının bilincinde.
Görüntüye bakarak çok partili muhalefetin hayatiyete kavuşmasını imkansız sayanlar hayli fazla. Eminim, muhalefet partileri içerisinde önemli görevleri bulunan, bazısı milletvekili sıfatı da taşıyan isimler arasında bile, aynı soruya muhatap olduğunda ne diyeceğini şaşıranlar azımsanmayacak kadar çoktur.
‘Muhalefet’ denildiğinde akla ne geliyorsa, ülkemizdeki mevcut muhalefet partileri, o anlama pek uygun bir görüntü vermiyor.
Bir arayış var.
Ya mevcutlar titreyip kendilerine gelecek ve aklı başında değerlendirmeler eşliğinde kendilerine iktidar yolunu açacak bir farklı söyleme ve iddiaya sahip hale gelecekler, ya da onların başaramadığını başarabilme ihtiyacını karşılayacak gelişmeler yaşanacak…
Hangisinin olma ihtimali daha güçlü dersiniz?
Var olanların derlenip toparlanarak gerçek ve güçlü bir muhalefet haline gelmeleri mi, yoksa yeni bir oluşum mu?
Bu soruyu durup dururken soruyor değilim; arayış var ve kendini son zamanlarda daha fazla belli etmeye başladı. Partilerin içleri kıpır kıpır ve parti sadakati her düzeyde giderek gevşiyor. Partili olanların gözleri dışarıda; var olan kurumların beceremediğini kotaracak birileri gelir mi beklentisi giderek yayılıyor.
Yeni, ama nasıl bir yeni?
Akla gelen genellikle siyasetin içinden -halen görevde veya kenarda- isimler oluyor.
‘‘Onlar olsun, ama yanlarına gençleri alarak’’ tarzı temenniler kulaklara geliyor.
Kıdemliler yanlarına gençleri alacaklar ve yeni bir çıkış öyle başlatılacak…
Olabilir tabii, neden olmasın?
Fakat formüldeki ‘gençler’ nerede?
Görebildiğim kadarıyla, siyasi hayat içerisinde bulunsalar hiç kuşkusuz önemli işlevler görebilecek gencimiz az değil; iyi yetişmiş, ülkeye siyasi hayatta da yararı dokunabilecek sayısız gencimiz var. Ancak, siyasetin aldığı biçim onları uzakta durmaya yönlendiriyor. Heves kaçıran bir atmosfer var siyasi hayatta.
Fırsat bulan kapağı dışarıya atmaya bakıyor; çoğu o fırsatı yakalıyor da…
Dışarıda bulunan gençler ise güncel karmaşaya girmeyi düşünmüyor…
Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ve sonrasında hevesler kırılıp ortalık yine mevcutlara kalıyor…
Kısır döngü…
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan katıldığı bir programda, ilk yerel seçimde İzmir’in de partisi adayını belediye başkanlığına taşıyacağını söyledi.
AK Parti çevrelerinin bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı yeniden aday göstermenin formülünü aradıkları haber konusu oldu.
İktidar bugünkü tabloya bakarak kendisini çok daha rahat hissediyor…
Nasıl öyle hissetmesin?
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.